Son zamanlarda bakıyorumda insanlar olarak bizler hayatın bize oyun oynadığını falan sanmaya başlamışız
Konumuz ne diye sorduğunuzu duyar gibiyim!..
İnsanların her adımını ince ayrıntılarıyla ele alan bir kader olgumuz olduğunu unutuyoruz. Çoğu zaman din merfumunu da..
Sizlere din dersi vereceğimi zannetmeyin sakın. Sadece ALLAH’ın varlığını ve onun kudretini yaşam kanunlarını bilerek ve unutmadan yaşamamız gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
“Kim ne yaparsa kendine yapar.” Artık atasözü gibi olan bu düşünce herkes tarafından bilinmektedir.
Başımıza kötü bir olay geldiği zaman hiç kendimizi suçlamayıp; göz-nazar, vs.. şeklinde olayın müsebbibini ararız. Belki kendimizce bulur ve teselli de oluruz. Ancak hayatımız boyunca hiç bir şekilde yaşamamız gerektiği şekilde yaşamadığımızı, başımıza gelen olayların yaşam şeklimizle ilintili olduğunu unutuyoruz.
Hayatımızda iyi bir olay yaşadığımız zaman nedense kendi başarımız olduğunu düşünüyorsak kötü olarak adlandırdığımız olayları da yaşadığımızda yine kendi hatamız veya yaşantımızdan kaynaklandığını unutmamak gerekir.
Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Hamdolsun yüce ALLAH bizi islamla şereflendirmiş. Ancak islamı yaşıyor muyuz? Cevabını ben vereyim HAYIR!..
Hep köşeye sıkıştığımızda yüce YARADAN’ı hatırlayıp dua ediyoruz. ALLAH’ın yardımını bekliyoruz.
Ömrü boyunca islamı kimlikte yaşamış kaldı ki artık yeni kimliklerimizde de yazmıyor. Ve sadece cuma namazına gitmiş veya alnı hiç bir şekilde secde görmemiş biz insanlar başımıza kötü bir olay geldiğinde veya bir iş, bir okul hatta bu örnekleri çoğaltabiliriz vb. durumlar için gitmediğimiz türbe okumadığımız dua kalmaz!..
Bu yazımızda değinmek istediğim. ALLAH’ın emir ve yasaklarına riayet ettikten sonra tevekkül edip tüm yaşantımızı da dikkate alarak yaşayıp başımıza gelen iyi veya kötü olaylar için hamdetmek ve olanlarda bir hayr aramak gerek.
Şimdi islamı dört dörtlük yaşayıp “Dört dönüm bostan yan gel yat osman” demiyorum. Tabiki İslamın şartları çerçevesinde helal çalışıp derler ya “Bugün ölecekmiş gibi ahirete yarın ölecekmiş gibi dünyaya” çalışınız.
Kendimize eşimize çocuklarımıza da bu düsturu aşılayıp yaşarsak, dinin direği olan beş vakit namaz ve sonrasında islama uygun helal ve haram ayrımı gözeterek hayatımızı idame ettirirsek ve en müthiş olanı her şeyimiz tüm benliğimizle yüce YARADAN’a teslim olursak. Sadece köşeye sıkıştığımız olumsuz olaylarda dua etme vb. şeyleri yapmayıp, samimiyetsizlikten sıyrılıp ettiğimiz her duada her şeyin de hayırlısını dileyerek istemek faydamıza olacaktır.
( Bu arada islamiyeti yaşadığını sananlar da var onlara da islamı yaşama biçimleri için aynaya bakmaya davet ediyorum. Namaz kılıp maazALLAH faiz vb. İşleri normal görenler tarzındaki bu zümre için bir şey yazmayacağım. Bu zümrenin yaşam tarzı örneklerini fazlasıyla sıralayabiliriz. )
Yani biz islamiyeti yüce ALLAH’ın KUR’AN-I KERİM’de ve sahih HADİSLER ışığında yaşarsak ve dualarımızda Her şeyin hayırlısını istersek yüce YARADAN asla kullarının kötülüğünü istemez. Mutlaka hakkımıza hayırlı olanı bize yaşatacaktır. Kaldı ki tam manasıyla islamı yaşadığımızda bile başımıza kötü bir olay geldiğinde bunda da bir hayr olduğunu bilmeli ve hayrı aramalıyız.
Bizce iyi veya kötü her ne olayla karşılaşırsak YAŞANILACAĞI VARMIŞ.. deyip yüce YARADAN’dan hep her şeyin hayırlısını isteyip sonrasını ALLAH’a bırakmamız bizim menfaatimize olacaktır.
Dualarınızda bulunmak dileğiyle..
ALLAH’a emanet olun, sağlıcakla kalınız.
